Türkiye'de ilginç olaylar

Kahveyi ve birayı neden seviyoruz?

35views

Yanımızdaki kişi tatlı bir meşrubatı “emerken” biz nasıl sade, sade kahveyi tercih edebiliriz? Çevrenizdekiler tatlı şarap ve likör içerken biz nasıl acı biradan hoşlanırız?

ABD’nin Illinois eyaletindeki Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesi’ndeki araştırmacılar, farklı içecek ve içeceklere yönelik tercihlerimizi açıklayabilecek tat genlerindeki farklılıkları araştırdılar. Neden; Çünkü bu tercihleri ​​anlamak, nüfusun beslenmesine müdahale için yollar açabilir. Ancak araştırmacıları şaşırtan bir çalışma, insanların acı veya tatlı içecek ve meşrubat tercihlerinin tat genlerinin çeşitliliğine değil, bu içecek ve içeceklerin psikoaktif özelliklerine bağlı genlere dayandığını gösterdi.

“Anahtar” içeceklerin bize nasıl hissettirdiğidir
Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesi Koruyucu Tıp bölümünde yardımcı doçent olan ve İnsan Moleküler Genetiği dergisinde yayınlanan çalışmanın baş yazarı Marilyn Cornelis, “Tercihlerimizin ardındaki genetik, içeceklerin psikoaktif bileşenleriyle ilgilidir” dedi ve ekledi: “İnsanlar kahve ve biranın kendilerine hissettirdiklerini seviyorlar. Bu yüzden onları içiyorlar. Onların hoşuna giden şey onların tadı değil.”

Bu yeni çalışma, içecek seçimlerimizde davranış ve ödülümüzün önemli yönlerine ışık tutuyor ve genetik ile içki içme arasındaki bağlantıyı anlamaya yardımcı oluyor. Dr. Cornelis, “Aynı zamanda nüfusun beslenmesine yapılacak müdahalelerle ilgili olası engelleri anlamamıza da yardımcı oluyor” dedi.

Şekerli alkolsüz içecekler birçok hastalıkla bağlantılıyken, alkol kullanımı 200’den fazla tıbbi durumla bağlantılıdır ve dünya çapındaki ölümlerin yaklaşık %6’sından sorumludur.

“Acı” ve “tatlı” grup
Araştırmanın bir parçası olarak araştırmacılar içecek ve içecekleri ne kadar acı veya tatlı olduklarına göre sınıflandırdılar. Böylece kahve, çay, greyfurt suyu, bira, kırmızı şarap ve “sert” içeceklerden oluşan “acı” grubu oluşturuldu. ‘Tatlı’ grup şekerli içecekleri, yapay tatlandırıcı içeren içecekleri ve greyfurt suyu dışındaki meyve sularını içeriyordu.

24 saatlik süre boyunca içecek ve içecek tüketimine ilişkin veriler, British Biobank’tan (UK Biobank – İngiltere’de yürütülen uzun vadeli büyük bir çalışma) yaklaşık 336.000 kişi tarafından yanıtlanan özel anketlere dayanarak toplandı. Birleşik Krallık’ta 2006’dan bu yana 500.000 kişi üzerinde yürütülen araştırma, hastalıkların ortaya çıkmasında genetik yatkınlığın yanı sıra genel olarak diyet, ilaç alımı ve yaşam tarzı gibi çevresel faktörlere maruz kalmanın rolünü araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmacılar daha sonra bu gönüllü örneği üzerinde genetik çalışmayı yürüttüler ve aynı zamanda temel bulgularını diğer üç Amerikalı gönüllü grubunda da tekrarlamaya dikkat ettiler.

İçme geni (aynı zamanda obezite ile de ilgilidir)
Peki araştırmacılar ne keşfetti? FTO geninin şekerli içecek tercihiyle ilişkili bir varyantını belirlediler. Şekerli içeceklerle bağlantılı olan bu varyantın daha önce daha düşük obezite riskiyle ilişkilendirildiği dikkat çekmektedir. “Bu bir paradoks. FTO uzun zamandır “gizemli” bir gendi ve bunun obeziteyle nasıl bağlantılı olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Dr. Cornelis, “Muhtemelen kilo yönetimiyle ilgili davranışlarda rol oynuyor” dedi.

Çalışmanın ilk yazarı ve Northwestern Üniversitesi Koruyucu Tıp alanında doktora sonrası araştırmacı olan Victor Zhong, “Bildiğimiz kadarıyla çalışmamız, tat bazlı içecek tüketimine ilişkin genom çapında ilk ilişkilendirme çalışmasıdır. Aynı zamanda içecek ve içecek tüketimine ilişkin bugüne kadarki en kapsamlı çalışmadır.”

Leave a Response

Gülnur
Merhaba! Adım Gülnur ve yaşam tarzı ipuçları ve yemek tarifleri sunan ünlü bir gazeteciyim. Hayatınızı bereketli ve lezzetli kılmak için deneyimlerimi ve önerilerimi paylaşmayı seviyorum.